
İki kız kardeşin toprağa inancı, sofranıza taşınıyor.
Mitera, iki kız kardeşin doğaya, aileye ve emeğe olan inancıyla kuruldu. Ayvalık’taki aile bahçemizden gelen bu özel zeytinyağları, sofranıza doğanın sadeliğini ve içtenliğini getiriyor.
HİKAYEMİZ
Bazı yolculuklar çoktan başlamıştır aslında.
Farkına bile varmadan, bir ağacın gölgesinde, bir sofranın etrafında filizlenir.
Mitera’nın hikayesi de böyle başladı…
Ayvalık’ta, deniz kokan rüzgârın eşlik ettiği bir bahçede, iki kız kardeşin toprağa duyduğu sevgiyle.
Dedemizle yan yana, zeytin dallarının gölgesinde yürürken doğanın ritmini dinlemeyi öğrendik.
Yıllar geçti.
Şehirde geçen kalabalık hayatların ardından içimizde bir ses, yine o toprağa çağırdı bizi.
Oynadığımız bahçeye geri döndük, kurumsal hayatı geride bırakıp, aile toprağında kendi yolumuzu çizdik.
Kadın emeğine, dürüst üretime ve kardeşliğe inanan bir marka kurduk: Mitera.
Mitera, “anne” demek.
Ama bizim için bu kelime, sadece birini değil;
bizi büyüten tüm kadınları, doğayı, kök salmayı ve yeniden doğmayı anlatıyor.
Her damlada onların emeği, sevgisi, sessiz gücü var.
Bugün, Ayvalık’taki bahçemizden erken hasatla topladığımız zeytinleri, özenle sıkıyor, şişeliyoruz.
Sofralara sadece zeytinyağı değil, bir hikâye taşıyoruz.
Erişte, tarhana, siyah zeytin, kırma yeşil… hepsi aynı niyetle:
Doğal, dürüst ve içten.
Bu topraklardan doğan, iki kardeşin yüreğiyle büyüyen bir hayal.
Ve biz inanıyoruz ki bu hikâye, birlikte paylaştıkça güzelleşiyor.
Her sofrada, her damlada yeniden yazılıyor.

